1938 Son Yıl


Son yıla hasta girdi. Hasta ve sıkıntılı.
 
            1938’in “Son Yıl” olduğunu henüz fark eden yoktu.
Sofra eski canlılığını yitirmişti. Genelde çayı tercih ediyor, içkiyi konuklarına ikram ediyordu ama, sabahlara kadar süren sofra sohbetleri epeydir yapılmıyordu.
            Yılbaşının ertesi günü gene geç kalktı.
            Her zamanki gibi banyosunu yaptıktan sonra tıraş oldu, spor giyindi. Yeni yılın bu ilk günü köşkten çıkmamaya kararlıydı. Kahvesini içerken gazetelere göz attı. Ardından yurdun dört bir tarafından gelen yeni yılını kutlama mesajlarını okudu. Sonra bu mesajlara toplu olarak Anadolu Ajansı aracılığıyla vereceği yanıtını yeniden gözden geçirdi.
 
            İnönü’yü ise diğerlerinden ayırdı ve bir tek ona mektupla yanıt verdi:
 
 
Çankaya, 1 Ocak 1938
Saat: 23.45

Tek Adam


Remzi Kitabevi

Şevket Süreyya Aydemir


Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam'da, değişen bir dünyada çöken bir dinsel - geleneksel imparatorluktan ve Sevr'i imzalanmış olan bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunu anlatıyor.
Tek Adam, sadece Türk Devrimi'ni değil, aynı zamanında, Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliğinde, bir devrimciyi de çok iyi çözümleyen veokuyucuya aktaran bir başyapıt...
EMRE KONGAR


İnkilap Ve Kadro


Remzi Kitabevi

Şevket Süreyya Aydemir


İnkilap Ve Kadro

Mesela 2000`inci yılda; Türk Milli Kurtuluş Hareketi`nin fikir yapısını ve mahiyetini değerlendirmek isteyecek araştırıcılar, herhalde, derin görüş ayrılıkları içinde kalacaklardır. O kadar ki bu araştırıcılar, Türkiye bir inkılap hareketi yaşadı mı, yoksa olup bitenler, gelip geçenler, mücahit bir önderin müdaheleleri ile, onun mizacına ve günün icaplarına göre gelişen olağan işler midir? diye, kararsızlık içinde bocalayabileceklerdir.

Babanız Atatürk


Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay


Her birinizin bir babası ve bir annesi var. Onlar olmasa idi dünyaya gelemezdiniz. Eğer Atatürk, milletinin ve ordularının başında Anadolu savaşlarını kazanmasa idi, bu dünyada vatansız ve hürriyetsiz kalırdınız. Asıl öksüzlük budur. Onun için kitaba Babanız Atatürk adını koydum.

Hayatınızı ana-babanıza, hür, şanlı ve şerefli Türklüğünüzü Atatürk'e borçlusunuz. Size, babanız Atatürk'ün nasıl yetiştiğini, neler yaptığını, nasıl bir insan olduğunu anlatmak istiyorum. Onunla, niçin övündüğünüzü, nasıl onun gibi olacağınızı öğrenmeniz umuduyla.

Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin Atatürk'ün Bana Anlattıkları



Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay

Atatürk'ün gerçek hatıralarını, onun en yakın çalışma arkadaşı ve sırdaşı Falih Rıfkı Atay kaleme almış ve Atatürk'ün izni ile 1926 yılında Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'nde yayınlatmıştır. Atatürk'ün Vahidettin hakkındaki düşünceleri ve yorumları en gerçek haliyle bu hatıralardadır.

Falih Rıfkı Atay bu hatıralarla ilgili şunları kaydetmektedir. "İzmir'e giren Mustafa Kemal, İzmir'de Yakup Kadri ile beni kabul ettiği vakit, anlatış kuvvetine hayran kalmıştım. Konuşma sanatını en iyi bilenlerden biri idi. Uzun yıllar boyunca hemen hemen bütün hatıralarını dinlemek bahtiyarlığını kazandım. Her akşam iki saat o konuşur, ben not tutardım; ertesi gün bu notlara biraz düzen vererek okur, bir itirazı yoksa yayınlardık. Hatıralar üç kısım olacaktı; Dünya Harbi'ne ait olanlar, mütareke sırasında İstanbul'daki faaliyetlere ait olanlar, nihayet Kuvay-ı Milliye devrine ait olanlar.

İlk yazı 1926 Mart'nın 13'ünde çıktı. 32 parçalık bu seride Mustafa Kemal harp politikası hakkındaki tenkitlerini, gerek Türk gerek Alman Kumandanları ile münakaşalarını, Vahidettin'le beraber, Kayzer'in genel karargahına gidişini hikaye eder. Hatıralarda birçok isimler geçtiği için ve bu isimler arasında yabancı devlet reisleri de bulunduğu için, bu yazıların içeride ve dışarıda yankılar uyandırmamasına ihtimal yoktur.

Bizim elimizde bulunan notlar mütareke esnasında Adana'dan İstanbul'a gelişi ile Samsun'a ayak basışı arasındaki devrin hatıralarıdır. Mustafa Kemal'i İstanbul'dan ayrılarak Anadolu'ya gelmeye ve Türk tarihinin başlıca büyük hareketlerinden birine başlatmaya sevk eden sebepler bu hatıralardan anlaşılmaktadır."

Pazar Konuşmaları



Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay


Falif Rıfkı Atay'ın 1941-1950 yılları arasında "Ulus", "Cumhuriyet", "Yeni İstanbul" ve "Dünya" gazetelerinde yazdığı makalelerinden kendi derlediği Pazar Konuşmaları, yine kendi tanımlaması ile "demokrasiye hazırlanma, demokrasiyi kurma, demokrasiyi soysuzlaştırma ve ihtilale doğru sürükleme devirlerinin bütün havası"nı içeriyor. Makalelerde özellikle Falih Rıfkı Atay'ın İnönü sonrası İnkılaplar'ın durumuna dair eleştirileri, Demokrat Parti'nin kurucuları Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile atışmaları Cumhuriyet öncesi döneme dair göndermeleri ve ülkenin yurtdışındaki yansıması hakkındaki görüşleri bulunuyor.

Kitap, dönemin siyasi durumuna ve siyasilerine dair saptamalar ve eleştiriler içerdiği kadar, hatta belki de daha önemli ve keyifli olarak, bir toplumun değişim günlüğünü de tutuyor. Yeme içme alışkanlıklarından kılık kıyafet devrimi ve moda anlayışına, kadının toplum içinde yeniden konumlanmasından zayıflamak için denenen Gandhi diyetlerine, Harf Devrimi'nden Köy Enstitüleri'ne ve edebiyat akımlarına, Avrupa özentiliğinden magazin gündemine, şehir planlamadan İstanbul'daki değişimlere kadar birçok konuya ait değerlendirmelere de yer veriliyor. Aradan geçen 60 küsur yıla rağmen Türkiye gündeminin kişi isimleri değişmekle beraber ne kadar aynı konularla meşgul olduğunu da görmek içinde ilginç bir eser niteliğinde.

"Bu kitabı Cumhuriyet tarihi için bir değeri olacağını sandığımdan bastırıyorum."

Yemen Savaşanlar Anlatıyor


Örgün Yayınevi

Falih Rıfkı Atay

Osmanlı Devleti'nin Yemen Seferi'yle en ilgi çekici değerlendirmelerden birini Süleyman Kâni İrtem yapar. Onun bu seferle ilgili sözlerine tarihsel bir gerçek olarak katılmamak olanaksızdır:

"...Türk kanını emen Yemen çöllerindeki askerlerin hali hiçbir tarafla kıyas edilemezdi. Bunlar dünyanın en talihsiz insanları idiler! Yemen, Osmanlı Devleti'nin kanı durmayıp akan yarası idi! Türk'ün makteli idi. Osmanlı Devleti, Avrupalıların, hasseten İngilizlerin müstemlekelerinde tatbik ettikleri usulü Yemen'e tatbik eylemeyi hiç düşünmemiştir.

... Yemen'e sevk olunacak efrad kendi kıyafetleriyle iskelelere gelirdi. Kışlası olmayan yerlerde hanlarda yahut toprak üstünde dinlendirilirdi! Köyünden iskeleye kadar günlerce yürümüş bu zavallılara yorgunluklarını giderecek, sıhhatlerini koruyacak sıcak yemek verecek yerde hükümet beş on para istifade zannıyla "yevmiye veriyoruz!" diyerek bunları aylarca fena tegaddiye, fena iskâna, fena elbiseler mahkûm bırakırdı. Onlar da bu hallere dayanamayarak ölürlerdi veya kaçarlardı! Ancak kaçmağa takati ve cüreti olmayanlardı ki Yemen'e sevk edilirlerdi! Vapurlarda izdiham ve küflü peksimet de bunlara her defa epeyce bakımsızlık kurbanı verdirirdi. Efradın böyle zayıf, takatsız, Yemen'e çıkmaları tabii muvaffakıyeti akamete uğratır, felâketlere sebep olurdu."

Nutuk Öncesi Atatürk Konuşuyor


Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay


Atatürk'ün "Nutuk"u, hemen her aydının kitaplığında başköşeyi tutar. Ancak "Nutuk", 19 Mayıs 1919'dan bu yana Atatürk'ün asker ve politikacı olarak düşüncelerini ve eylemlerini yansıtır; Kurtuluş Savaşı'mızın tarihidir. Ama bunun bir de "öncesi" var; Nitekim Mustafa Kemal Paşa, "Amasya Mülakatı" masasına oturduğu zaman, Anafartalar kahramanı, Yıldırım Orduları Başkomutanı ve Anadolu'nun yarısına resmen sözü geçen bir Ordu Müfettişi idi.

Kurtuluş Savaşı'nın öncesi, bu büyük eylemin hazırlık dönemidir. Atatürk'ün Padişahı etkilemeye çalıştığı, Sadrazam ve Vezirlerle çekiştiği, Parlamento'yu -düşüncesi yönünde- karar almaya zorladığı; gazete çıkardığı, gizli ihtilal örgütleri kurduğu karmaşık ve dinamik bir dönem!

Mustafa Kemal Paşa'yı Atatürk yapan dönem!..

Ne yazık ki, kitaplıklarımız ve belleğimiz bu dönem açısından boştur.

Ben, Nutuk'un uzunca bir ön sözü saydığım bu anıların 1926 Martında yayımlanan bölümü ile 1944'te yayımlanan bölümünü birleştirdim ve bir bütün hâline koydum. Ancak bu yazılar, Atatürk gibi, Türkçenin sadeleştirilmesinde Devrim niteliğinde rol oynayan bir Devlet Adamı'nın dilinden döküldüğü ve Falih Rıfkı Atay, Mahmut Soydan gibi çok yakın bir geçmişin parlak kalemlerinden çıktığı hâlde, günümüz kuşakları için gölgeli ve hatta karanlıktı. Bu nedenle, elverdiğince sadeleştirmeye çalıştım.

"Sadeleştirmeye çalıştım" diyorum, çünkü bir eski kelimenin yerine yenisinin konulması, bazen yazıyı anlaşılır hâle getireceğine, büsbütün anlaşılmaz duruma da sokabiliyor. Oysa yazı, Atatürk gibi bir devlet adamına aittir ve üzerinde oynamaya hiçbir hakkımız yoktur. Bu yüzden bazı sözcükleri, eski oldukları hâlde, oldukları yerde bıraktım.

Aslında Atatürk'ün bu anıları, "Nutuk"la birlikte yayımlanmalıdır, düşüncesindeyim.
-İsmet Bozdağ -

Zeytindağı


Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay


Zeytindağı, insanın kanını donduran tarihi bir süreci "bir imparatorluğun çöküşünü" o zamana göre en duru Türkçeyle karşımıza getiriyor. Kitapta Mehmetçiğin Yemen'de, Aden'de, Kanal'da, Gazze'de, Arap Çölleri'nde nasıl kırıldığını, yenilgiden sonra bir vagon dolusu "mecidiye altınını" nasıl bıraktığımızı hayretler içerisinde okuyacaksınız.

Cemal Paşa'nın emir subayı olarak, o günlerde en yakınında olan Falih Rıfkı, Zeytindağı kitabıyla tarihimize bir ibret belgesi bırakırken, her biri destan olabilecek, askerin günlükleri ve adeta kumar masasında kaybedilen Ahmetlerin, Mehmetlerin hikayeleri tüylerinizi ürpertecek.

Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir.
-Behçet Kemal Çağlar-

"...Falih Rıfkı'nın son eseri Zeytindağı, Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hâdiselerinden birini teşkil etti. Falih Rıfkı'nın bize hatırlattığı devir, Türk milletinin geçirdiği ve geçirebileceği felâket devirlerinin en facialısı, en dehşetlisi ve ruha en çok bezginlik verenidir. Eğer, muharririn keskin ve yüksek zekâsı bu devir üstüne berrak bir aydınlık gibi aksetmemiş olsaydı, biz ona doğru başımızı çevirip tekrar bakmak arzu ve cesaretini kendimizde bulamayacaktık."
-Yakup Kadri Karaosmanoğlu-

"... Zeytindağı'nı seve seve okudum. Zaten başladıktan sonra bırakmak kabil değil. Bence bu yeni kitabında Falih Rıfkı'nın üslubu, öbür kitaplarından daha göz kamaştırıcıdır ve zannedersem en güzel haline vâsıl olmuştur. Zeytindağı, bugünkü Türkçe ile ne kadar kuvvetli anlatım yapılabileceğine sağlam bir delildir."
-Nurullah Ataç-

Atatürk Ne İdi?


Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay


Ben ömrümde onun kadar tartışmaya katlanan devlet ve hükümet adamına rastlamadım. Pek genç yaşımda devamlı olarak yanında idim. Hiçbir fikrimi saklamak ihtiyacını duyduğumu hatırlamıyorum. Dalkavukluğu meslek edinmeyenlerin hepsi de öyle idi. Atatürk'le tartışmak için yiğitiğe lüzu yoktu.
-Falih Rıfkı Atay-

Kurduğu Cumhuriyet'le adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Türk'ün ne olduğunu dünyaya gösteren olağanüstü şartlarda ortaya çıkmış sıra dışı bir liderdi Atatürk. O, işgal edilmemiş yeri, zaptedilmemiş toprağı kalmayan bir milletin küllerinden doğmasına önderlik etti.

Büyük başarılara imza atmış Atatürk hakkında birçok kitap ve makale yazıldı. Atatürk hakkında her şey etraflıca tartışıldı, hâlâ tartışılıyor. Bu yazıların birçoğu ancak Atatürk öldükten sonra yazıldığı için, Falih Rıfkı gibi onu tanıyanların ilk elden verdiği bilginin kıymet-i harbiyesi daha önemlidir.

Falih Rıfkı Atay 1923'den 1938'e kadar Atatürk'ün yanında bulunmış, onun yaşadıklarını bizzat kendisinden dinlemiş ve hatta birçoğuna şahit olmuş devrin önemli gazetecilerinden ve gerçek bir Atatürk yazarıdır.
(Tanıtım Bülteninden)



Batış Yılları


Pozitif Yayınları

Falih Rıfkı Atay


Biz Osmanlı İmparatorluğu'nun son çocuklarıyız. Biraz büyüyüp kendimize geldiğimiz zaman memleket sınırlarının bir ucu Adriyatik, bir ucu Fars Körfezi kıyılarındaydı. Rüştiye Mektebi'nde okuduğumuz coğrafya kitabına göre ülkemiz daha da büyüktü. Mısır ve Sudan, Bulgaristan Prensliği, Bosna ve Hersek sınırlarımız içindeydi. Henüz Tuna'lar, Nil'ler ve Fırat'lar Türkiyesi'ydik. Şimdiki Doğu petrollerinin bütün kaynakları topraklarımızdaydı.

Bu sayfalarda çocukluğumun ve ilk gençliğimin havasını teneffüs ettirmek üzere sizleri gerilere götürmek istiyorum. 1918'e kadar geçmişin hatıralarını, durmadan ve son dakikaya kadar uslanmadan ve ayılmadan ödeyen bir nesil olduk. Hiçbirini kendi işlemediğimiz günahların acı ve ağır azaplarını biz çektik. Bugün ve yarın için faydalı dersler verebilecek ölüm kalım imtihanlarından geçtik.

Maksadım bugünün ve yarının gençlerine Osmanlı'nın batış ve dağılış yıllarının hikâyelerini anlatmak ve onları Türkiye'nin geleceği üzerinde daha uyanık tutmaktan ibaret.
(Tanıtım Bülteninden)

Kurtuluş


Falih Rıfkı Atay

Pozitif Yayınları



Evet on sekizinci yüzyılın sonlarından beri kurtuluş yolları arıyoruz. Altı ihtilal yaptık. Doğru 'teşhis' koyan ve doğru 'tedavi' yolu gösteren yalnız Atatürk devrimciliği olmuştur."
-Falih Rıfkı Atay-

Atay bu kitabında, III. Selim dönemi ile 27 Mayıs 1960 tarihleri arasında gerçekleşen altı ihtilalle bu ihtilallerin Türk insanına kazandırdıkları ve kaybettirdikleri hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. Milli Mücadele yıllarına birebir tanıklık eden Atay, eserinde Türkiye Cumhuriyeti'nin birçok konuda hâlâ bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi verdiğine değinmekte ve bunlar için asıl çözüm yolunun sağ ve sol görüşten ziyade, Atatürkçülükte olduğunun altını çizmektedir. Bu eser Falih Rıfkı Atay'ın gözünden Atatürk sonrası Türkiyesi'nin de bir panoraması...
(Tanıtım Bülteninden)

Erzurum Kongresi


Yayın B

Mustafa Kemal Atatürk

Samsun'a çıktığım gün genel durum ve görünüş...1919 Yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir. Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya savaş'ında yenilmiş Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalamış. Büyük savaş'ın uzun yılları boyuca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya savaş'ına sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça araştırmakta. Damat Ferit paşa'nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... İtilaf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'da.

Din ve Laiklik Üzerine



Kaynak Yayınları

287 sayfa

Bu derleme, Mustafa Kemal Atatürk'ün din ve laiklik üzerine söylediklerini ve yazdıklarını içeriyor. Doğu Perinçek, Atatürk'ün bütün eserleri yanında, Türk Tarih Kurumu arşivlerinde halktan gizlenen yayımlanmamış el yazılarını da inceledi ve ilgili bölümleri derlemeye aldı. Atatürk'ün görüşleri, bir yönüyle, Cumhuriyet ideolojisinin en önemli belgeleridir. Öte yandan bu görüşler, bir devrim pratiğinin kanıtlarıdır. Kemalist Devrim'in toplumsal dinamiği ve ihtiyaçları, Atatürk'ün düşüncelerindeki gelişmenin yönünü ve içeriğini belirlemiştir...

O Sarışın Kurt


O Sarışın Kurt

Attila İlhan

T. İş Bankası Yayınları

"Evet, benim nâçiz vücûdum... birgün elbet toprak olacaktır... fakat Türkiye Cumhuriyeti... ilelebet pâyidâr kalacaktır."

İşgal Kuvvetleri'nin İstanbul'a girişi ile açılan O Sarışın Kurt, Attilâ İlhan'ın kaleminden Lozan'dan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na, Cumhuriyet'in ilanından İzmir suikastine Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarını, bireysel ve toplumsal coşkuları ve acılarıyla gözlerimizin önünde canlandırdığı, yüreğe işleyen olağanüstü görsellikte bir destan...

O Sarışın Kurt, Selim İleri'nin Sunuş'undaki ifadesiyle, "Attilâ Ağbi'nin", "siyasal düşüncesinin en büyük kahramanı" için "yazarlığının en büyük eserlerinden biri..."

Attilâ İlhan 15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. Türkiye'nin en üretken yazarlarından olan İlhan'ın genç yaşlarında başladığı düşünme ve yazma serüveni 10 Ekim 2005'te ölümsüzlüğe göçene kadar sürdü.

İlhan'ın bütün yapıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nca yayımlanmaktadır.

Gazi Paşa



Gazi Paşa

Attila İlhan

T. İş Bankası Yayınları


Canımı kurtarayım derken, vatanını kaybedersin!
Kurtuluş Savaşı'nın en hareketli günlerini Mustafa Kemal'in yaşamı içinde anlatan Gazi Paşa, tarihsel olarak Kuva-yı Milliye'nin İzmir'e girişi ve Trakya'nın geri alınması ile sonlanıyor.

Bu çarpıcı dönemin içinde Latife Hanım, Fikriye Hanım, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Halide Edip, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Mustafa Suphi, Nazım Hikmet, Çerkez Ethem... tümü de çok yakından tanıdığımız isimler, Attila İlhan'ın bize o günleri yaşatan kurgusu ile romanda yerlerini alıyorlar.

Gazi Paşa, bir solukta okunup bitirilecek, yakın tarihimizin en önemli günlerini bizlere anımsatacak bir roman.